Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde respiratuvar distres sendromu tanısıyla takip edilen düşük doğum ağırlıklı yenidoğanların retrospektif değerlendirilmesi
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Araştırma
CİLT: 47 SAYI: 4
P: 290 - 293
Aralık 2005

Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde respiratuvar distres sendromu tanısıyla takip edilen düşük doğum ağırlıklı yenidoğanların retrospektif değerlendirilmesi

Gulhane Med J 2005;47(4):290-293
1. GATA Neonatoloji BD
2. GATA Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 28.06.2005
Kabul Tarihi: 14.10.2005
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Bu çalışmada yenidoğan yoğun bakım ünitemizde Ocak 2003 ile Aralık 2004 tarihleri arasında respiratuvar distres sendromu tanısıyla takip ve tedavi edilen düşük doğum ağırlıklı yenidoğanların demografik özellikler, uygulanan tedaviler ile karşılaştıkları erken ve geç neonatal sorunlar açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Olgular retrospektif olarak incelenerek, demografik özellikleri, uygulanan tedaviler (mekanik ventilasyon, surfaktan), sepsis, nekrotizan enterokolit, pnömotoraks, ven-tilatöre bağlı pnömoni, intrakraniyal kanama, patent duktus arteriyozus gibi erken ve kronik akciğer hastalığı, periventriküler lökomalazi, prematüre retinopatisi gibi geç neonatal sorunlar ile mortalite nedenleri kaydedildi. Çalışmaya dahil edilen 49 olgunun 35'i (%71.4)'erkek, 14'ü (%28.6) kız idi. Doğum şekli, 35'inde (%71.4) sezaryen, 14'ünde (%28.6) vajinal yol olarak saptandı. Ortalama doğum ağırlığı 1493±456 gr (7802320 gr), ortalama gebelik haftası 30.0±2.5 hafta (25-36 hafta) olarak bulundu. Respi-ratuvar distres sendromu şiddeti 5 olguda (%10.2) ağır, 12 olguda (%24.5) orta, 32 olguda (%65.3) hafif olarak değerlendirildi. Respiratuvar distres sendromlu bebeklerin %85.7'sine en az bir kez surfaktan tedavisi uygulandı. Bronkopulmoner displazi (% 36.7), prematüre retinopatisi (%16.3), periventriküler lökomalazi (%10.2) ve evre III-IV intrakraniyal kanama (%6.1) en sık karşılaşılan morbidite nedenleri idi. Yedi olguda (%14.3) patent duktus arteriyozus nedeniyle indometazin veya ibuprofen tedavisi uygulandı. Mortalite oranı %6.1 olarak saptandı. Bu sonuçlara göre ünitemizde respiratuvar distres sendromlu prematüre bebeklerde mortalite oranı yüksek olmasa da, özellikle bronkopulmoner dis-plazi gibi respiratuvar distres sendromuna bağlı geç neonatal sorunlar oldukça sıktır. Bu nedenle yeterli ve düzenli perinatal izlem ile prematüreliğin önlenmesi ve doğum sonrası daha az travmatik mekanik ventilasyon ve tedavi uygulamalarının tercih edilmesinin respiratuvar distres sen-dromuna bağlı morbiditeyi azaltacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler:
Prematürite, respiratuvar distres sendromu, surfaktan, yenidoğan