ÖZET
Torakoabdominal aorta'nın replasmanı süresince, Adamkiewicz arterinin muhtemel orijin yerini ortaya çıkaran lumbal arterlerin korunmasının önemi tartışıldı. Bu çalışmanın amacı, lumbal arterlerin morfolojisini incelemek ve onların klinik önemini belirlemektir.
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Askeri Tıp Fakültesi'nin Anatomi laboratuvarından elde edilen 10 erkek ve 5 kadın kadavrayı disseke ettik. Kadavra yaşları, kırk ile yetmiş arasında bir dağılım gösteriyordu ve ortalama 52 idi. Biz ilk önce aortik bifurkasyonun seviyesini belirledik ve daha sonra lumbal arterlerin orijin noktalarının aortik bifurkasyona olan uzaklıklarını ölçtük. Sağ ve sol lumbal arterlerin orijin seviyeleri, çapları birbirleri arasındaki uzaklığı ve ayrıca abdominal aorta'nın çapını ölçtük.
Abdominal aortanın çapı ile sağ ve sol lumbal arterlerin çaplarının oranını ve istatistiksel olarak önemini ortaya koyduk. Bununla birlikte bu ilişkili değerlerden, sadece sol ikinci lumbal arterin çapının önemli olduğunu belirledik. Buna ek olarak, sol ve sağ lumbal arterin çaplarının oranını ve farklılığını istatistiksel olarak önemsiz bulduk. Ayrıca, sağ ve sol lumbal arterin abdominal aorta'dan orijin seviyelerinin oranı ve miktarı arasındaki farklılığın istatistiksel olarak önemi belirlendi. Bu oranlar karşılaştırılarak, 4. lumbal arterin 2. ve 3. lumbal arterden farklı olduğu gözlendi. Dört kadavrada ise 5. çift lumbal arter saptandı.
Sonuç olarak, lumbal arterlerin yerleşimlerinin, çaplarının ve her bir çiftin arasındaki uzaklığın farklı olduğu belirlendi. Ayrıca, bazen her bir çiftin abdominal aortanın gövdesinden orijinlendiği görüldü. Tüm veriler istatistiksel olarak değerlendirildi ve lumbal arterlerin morfolojisinde farklılıklar saptandı. Bu farklılıkların, Adamkiewicz arterinin lumbal arterlerden orijin alıp almamasına göre değişip değişmediği tartışıldı. Bu farklılıkların, klinik öneminin olabileceği vurgulandı. Aort anevrizması, disk hernisi ve spinal kord tümörleri operasyonları süresince Adamkiewicz arterinin anatomik önemi ve interkostal ve/veya lumbal arterlerle ilişkisinin postoperatif paraplejinin önlenmesinde önemli olduğu anlaşıldı.